AVM Öne Çıkanlar

Avi Alkaş: Dünyanın En Hızlı Uyumlanan Pazarlarından Biriyiz

Alkaş & HAN Spaces Yönetim Kurulu Başkanı Avi Alkaş, Türkiye’nin perakende AVM ekosisteminin artık “nicelikten niteliğe geçen” bir dönüşüm döneminde olduğunu söyleyerek, “Bu sektör dünyanın en çevik ve en hızlı uyumlanan pazarlarından biri” diyor.

Türkiye perakende–AVM ekosisteminin bugün geldiği noktaya dair perspektifiniz nedir? En güçlü yönlerimizi nasıl tanımlarsınız? 

Türkiye’nin perakende ve AVM ekosistemine uzun yıllar boyunca içeriden bakmış biri olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim. Sektörümüz dünyanın en çevik ve en hızlı uyumlanan pazarlarından biri. Ekonomik dalgalanmalar, tüketici davranışlarındaki değişim veya yeni trendlerin ortaya çıkması… Ne yaşanırsa yaşansın, sektör her defasında yeni bir model, yeni bir yaklaşım ve yeni bir iş birliği üretmeyi başarıyoruz. 

Bugün geldiğimiz noktada en güçlü yönlerimiz üç başlıkta ortaya çıkıyor. 
İlki, çevik adaptasyon kabiliyetimizdir. Krizlere ve değişen tüketici davranışlarına hızlı yanıt verebiliyoruz. Bu refleks, bölgesel rekabette Türkiye’ye ciddi bir avantaj sağlıyor. 
İkincisi, güçlü insan kaynağımız. Sektörde çalışan profesyoneller sahayı hem sezgisel hem analitik olarak çok iyi okuyor; veriyi yorumlayabilen, deneyimi tasarlayabilen, uluslararası trendleri takip eden bir yapı hâkim. 
Üçüncüsü ise yenilik ve deneyime açıklık. Türk tüketicisi yeni konseptleri, gastronomi deneyimlerini, kültürel içerikleri ve farklı perakende formatlarını hızlı benimseyen bir yapıya sahip. Bu, projelere doğal bir dinamizm katıyor. 

Artık başarıyı belirleyen alışveriş merkezlerimizdeki şey sadece metrekare değil; o alanın yarattığı değer, sunduğu deneyim ve bıraktıkları tatmin hissin kalitesi. Türkiye, bu dönüşümü taşıyabilecek güçlü bir ekosisteme sahip. 

AYD Zirvesi’nin sektörün ana referans noktası hâline gelmesinin temel dinamikleri sizce neler? 

AYD Alışveriş Ekonomisi Zirvesi, yıllar içinde yalnızca bir organizasyon olmaktan çıkarak perakende ve ticari gayrimenkul sektöründe ortak aklı besleyen, gündemi belirleyen ve yol haritası çizen stratejik bir platforma dönüştü. Bu başarının arkasında üç temel unsur var. 

Her şeyden önce, zirvenin gücü kapsayıcı paydaş ekosisteminden geliyor. Alışveriş merkezi yatırımcıları, perakendeciler, teknoloji çözüm ortakları, hizmet sağlayıcılar ve daha birçok farklı oyuncuyu aynı masada buluşturabilen bir platformdan bahsediyoruz. Bu geniş kapsam, hem bilgi paylaşımını zenginleştiriyor hem de çözüm üreten gerçek bir sektör birlikteliği yaratıyor. 

İkinci unsur, vizyoner içerik yaklaşımı. AYD Zirvesi yalnızca bugünü tartışmaz; sektörün orta ve uzun vadeli yolculuğunu masaya yatırır. Yapay zekâdan sürdürülebilirliğe, müşteri davranışlarından toplumsal cinsiyet eşitliğine, kentsel dönüşümden birleşme–satın alma süreçlerine kadar geniş bir çerçevede stratejik başlıkları işler. Bu derinlik, zirveyi sektör için doğal bir rehber hâline getirir. Bugün AYD Zirvesi’nin “alışveriş ekonomisinin pusulası” olarak anılması boşuna değil. 

Üçüncü olarak, zirvenin başarısı ölçümlenebilirlik ve güvenilirlik üzerine kurulu. “1 Numaralı Markalar” ödülleri tamamen bağımsız saha araştırmalarına dayanıyor; Türkiye genelinde AVM yoğunluğu yüksek 25 ilde, yaklaşık 2.400 hanede yüz yüze görüşmelerle gerçekleştiriliyor. Bu şeffaf ve veri temelli yaklaşım, markalar tarafından yıl boyunca referans olarak kullanılıyor ve zirvenin güvenilirliğini daha da pekiştiriyor. 

Tüm bu bileşenler bir araya geldiğinde AYD Zirvesi kurumların değil, sektörün tamamının sahip çıktığı bir platform hâline geliyor. Her yıl ilk günkü heyecanla hazırlanıyor; fakat her seferinde “Bir adım daha ileriye nasıl gideriz?” sorusuyla güncelleniyor. Bu yönüyle AYD Zirvesi sadece bir etkinlik değil, sektör için yön gösteren güçlü bir kılavuzdur. 

2025 yılını Alkaş ve sektör özelinde nasıl değerlendiriyorsunuz? Öne çıkan trendler nelerdi? 

2025 yılı, hem Türkiye’de hem dünyada net biçimde bir yeniden konumlanma yılı oldu. Sektördeki tüm paydaşlar stratejilerini yeniden tanımlama ihtiyacı hissetti; kimi yatırımlar ertelendi, kimileri yeni fırsat alanlarına yöneldi, bazı süreçler sadeleşirken bazıları derinleşti. 

Bu dönemde üç trend özellikle öne çıktı. 
İlki, “daha az ama daha anlamlı” yatırımlar. Yeni geliştirme projeleri daha temkinli ilerlerken mevcut projelerin dönüşümü, renovasyonu ve operasyonel verimliliği ön plana çıktı. 
İkincisi, deneyim ekonomisinin yükselişi. Tüketici motivasyonu alışverişten çok gastronomi, sosyalleşme, etkinlik ve kaliteli vakit geçirme odaklı hale geldi. AVM’lerin fonksiyonları buna göre yeniden şekillendi. 
Üçüncüsü ise teknoloji ve yapay zekânın gerçek anlamda değer üretmeye başlaması. Enerji verimliliği, davranış analitiği, müşteri yolculuğu optimizasyonu ve operasyonel karar mekanizmalarında AI artık bir destek unsuru değil, temel bir oyuncu. 

Alkaş açısından 2025, uluslararası iş birliklerinin güçlendiği, danışmanlık tarafında daha seçici ancak etkisi yüksek projelere odaklandığımız bir yıl oldu. Etkinlik platformlarımızda daha geniş bir coğrafyanın ilgisini gördük; bu da bizi yeni stratejik adımlar için motive etti. 

2025’in bize verdiği mesaj çok net: 
Sektör nicelik odaklı bir modelden nitelik odaklı bir modele geçti. 

2026 vizyonunuz nedir? Alkaş adına hangi öncelikler ve hedefler öne çıkıyor? 

2026 için ortaya koyduğum vizyonu bu kavram özetliyor: Akıllı Anlamlı Adaptasyon. Bu vizyon yeni dönemin çerçevesini evriliyor 

Öncelikle, veri ile deneyimi bir arada yorumlayan akıllı karar mekanizmaları artık her şeyin merkezinde olacak. Müşteri içgörüsü, analitik modellemeler, insani zekaya destek olan yapay zekâ ve öngörüsel analizler sektörde standarda dönüşüyor. 

İkinci olarak, AVM’ler için ortaya çıkan beşinci nesil yaklaşım öne çıkıyor. Artık daha sürdürülebilir, daha fonksiyonel, toplulukla ilişki kuran ve insan davranışlarını daha iyi analiz eden projeler üretiyoruz. Tek tip AVM kavramı ortadan kalktı; daha modüler, çok işlevli ve esnek yapılar önem kazanıyor. 

Üçüncü olarak, esnek yaşam–çalışma modellerinin yaygınlaşması, HAN Spaces gibi platformların önemini daha da artırıyor. Bu alanda edindiğimiz tecrübe, Türkiye’de yeni nesil çalışma kültürünün gelişmesinde öncü rol oynama motivasyonu yaratıyor. 

Türkiye’nin bu dönemde bölgesel bir merkez olma potansiyeli beni en çok motive eden konu. 2026’yı daha akılcı, daha anlamlı ve daha uyumlu bir sektör inşa etme yılı olarak görüyorum.