Makaleler

Şehir mi akıllı, vatandaş mı aktif?

Her geçen gün daha fazla belediye akıllı şehir projeleri açıklıyor, dijital panolar kuruluyor, uygulamalar tanıtılıyor. Akıllı otopark sistemleri, mobil belediye uygulamaları, temassız ödeme altyapıları… Her şey akıllı hale geliyor. Peki ya biz?

Teknolojiyi şehirlerin kalbine yerleştiriyoruz ama o kalbin atmasını sağlayan şey, aslında içindeki insanlardır.
Çünkü mesele şu: Şehir mi akıllı, yoksa vatandaş mı aktif?

Düşünelim…
Şehrin dört bir yanına geri dönüşüm kutuları yerleştiriyoruz ama hâlâ çöpler karışık atılıyorsa,
Toplu taşıma uygulamalarıyla anlık güzergâh takibi yapılabiliyor ama hâlâ araçlar tıklım tıklım doluyorsa,
Online randevu sistemleri aktif ama insanlar hâlâ kuyruklarda beklemeyi tercih ediyorsa,
o şehirde teknoloji çalışıyor olabilir, ama toplum o teknolojiye hâlâ uzak duruyor demektir.

Akıllı şehir projeleri yalnızca yazılım ve altyapı yatırımları değildir.
Bunlar aynı zamanda vatandaşla birlikte yürütülmesi gereken kültürel ve zihinsel dönüşüm projeleridir.
Yani yalnızca şehirlerin değil, vatandaşların da “güncellenmesi” gerekir.

Katılımcı bir kent kültürü, dijitalleşmenin temel taşıdır.
Yönetime katkı sunan, sorgulayan, çözüm öneren, yerel platformları kullanan bir birey, şehri gerçekten dönüştürür.
Bunu başardığımızda, akıllı şehir projeleri vitrinlik uygulamalar olmaktan çıkıp yaşamı kolaylaştıran gerçek çözümlere dönüşür.

Unutmayalım: En iyi yazılım, kullanıcıyı dikkate alandır.
En verimli sistem, içinde insanı merkeze koyandır.
Ve en başarılı şehir, sakinlerinin aktif katılımıyla şekillenendir.

Kısacası, şehir ne kadar akıllı olursa olsun, biz aktif yurttaşlar olmadıkça, o şehirler yalnızca dijital vitrinler olmaya devam eder.
Çünkü geleceğin şehirleri, yalnızca akıllı değil; bilinçli vatandaşların elleriyle şekillenen yerlerdir.

ÖZGEN KART
Armiya Teknoloji Genel Müdür Yardımcısı