Makaleler

Uluslararası Satım Hukuku Ve Cısg

Dergimiz bu sayıda yurtdışı yatırımları temasını işliyor. Biz de bu konuyla uyumlu olarak uluslararası satım hukukunun temel regülasyonu olan “Viyana Satım Anlaşması(CISG)” uygulanmasıyla ilgili ihtilafları ve yargı kararlarını ana hatlarıyla ele alıyoruz.

Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Sözleşmeler Hakkında Birleşmiş Milletler Antlaşması (CISG) ya da bilinen adıyla “Viyana Satım Antlaşması”, uluslararası ticarette yeknesak bir hukuk düzeni oluşturmayı amaçlayan en önemli hukuki metinlerden biridir. Farklı hukuk sistemlerini (Kıta Avrupası, Anglo-Sakson vb.) bir araya getirme hedefiyle hazırlanan Antlaşma, Türkiye’de 1 Ağustos 2011 tarihinde yürürlüğe girerek Türk hukukunun doğrudan uygulanabilir bir parçası haline gelmiştir.

Uluslararası satım hukukuna ilişkin uyuşmazlıklarda Mahkemeler, tarafların iş yerlerinin farklı ve CISG’e taraf devletlerde bulunması halinde, başka bir hukuk seçimi yoksa, uyuşmazlığa re’sen (kendiliğinden) CISG hükümlerini uygulamaktadır. Yargıtay içtihatlarına göre, tarafların uygulanacak hukuk olarak “Türk hukukunu” seçmeleri dahi, Türk hukukunun bir parçası olan CISG’nin seçildiği anlamına gelmektedir.

CISG kurallarına dayalı olarak verilen yargı kararları incelendiğinde uyuşmazlıkların birkaç temel konuda toplandığı görülür. Bu konular şunlardır: Akidin inikadı, ayıp muayenesi ve ihbarı, akdi ihlal, sözleşmeden dönme.

CISG kuralları sistem itibariyle Kıta Avrupası ile Anglo-Sakson sistemin bir karışımı olduğu için her iki sistemin bakış açısını birleştirmeye çalışmıştır. Bunu son derece başarılı ve bütüncül bir şekilde yaptığı için hukuk tarihi açısından efsane kabul edilen bir yasal düzenlemedir. Bununla birlikte, bir yandan ufuk açıcı diğer yandan ise aşina olmadığımız hukuk kavramları içermektedir. Söz gelimi, “esaslı ihlal” kavramı sözleşmeyi bozmak için çok büyük imkanlar veren bir kavramdır, fakat hukukumuz açısında aşina olmadığımız bir kavramdır. Konuyla ilgili bir uyuşmazlıkta, İstanbul BAM 13. Hukuk Dairesi, CISG’nin maldaki ayıbı, Türk hukukundan farklı olarak, yeknesak bir “sözleşmeye aykırılık” terimi içinde değerlendirdiğini ve satıcının tazminat sorumluluğunun kusura dayanmadığını vurgulamıştır (06.03.2025 tarih 2022/1193 E. ve 2025/370 K. sayılı ilamı).

Sözleşmeden dönme, ancak “esaslı ihlalin” varlığı halinde mümkündür. İstanbul BAM 14. Hukuk Dairesi, onarılamayacak nitelikteki ayıpların makinenin kullanım amacını ortadan kaldırmasını esaslı bir aykırılık olarak kabul etmiş ve “satıcının edimini yerine getirmemesinin sözleşmeye esaslı bir aykırılık teşkil etmesi halinde sözleşmeden dönülebileceği kabul edilmiştir” diyerek alıcının dönme talebini haklı bulmuştur (31.03.2022 tarihli 2019/1842 E. ve 2022/379 K. sayılı ilamı).

CISG uygulama alanı bulabilmesi için sözleşme türünün satım niteliğinde olması gerekir. Özellikle sipariş üzerine imal edilen ürünlerin alımı çoğu kez hukuken satış değil eser sözleşmesi niteliğindedir. Ürün alımının satış değil eser akdi niteliğinde olması halinde CISG uygulama alanı bulmaz. Nitekim, Konya Bölge Adliye Mahkemesi, sipariş üzerine vinç imalatına ilişkin bir sözleşmeyi, alıcının imalat için gerekli malzemenin esaslı bir bölümünü temin etmemesi nedeniyle eser değil, CISG kapsamında bir satım sözleşmesi olarak nitelendirmiştir (Konya BAM 5.Hukuk Dairesi’nin 01.12.2022 tarih 2022/1561 E. ve 2022/1601 K. sayılı ilamı).

Neticede, yurt dışına yönelik yatırım ve ticaret yapan firmaların uluslararası satımlarda CISG teorisine uygun bir yaklaşımın benimsenmesi, ileride yaşanacak fikir ayrılıklarının uyuşmazlığa dönüşmesini engelleme potansiyeline sahiptir.

Pelin Baruh
Avukat