Blak Coffee Company, uygun yatırım maliyeti ve düşük işletme gideriyle sektörde fark yaratmaya devam ediyor. Mayıs sayımızda ağırladığımız Blak Coffee Company Kurucusu Görkem Gökalp, “Kahve sektöründe güçlü bir isim yaratmak kadar, isteyen herkesin kafe sahibi olabileceği bir model oluşturmayı da hedefledik.” dedi.
Bir önceki röportajımızda uygun yatırım maliyeti ve düşük işletme gideri avantajlarınız üzerine konuşurken, şubelerin inşaat ve kurulum aşamasında sağladığınız esnekliğe değinmiştiniz. Peki, kurulum sonrasındaki operasyonel süreçte giderleri minimize edebilmenizin sırrı ne?
Evet; sizin de belirttiğiniz gibi yatırımcı adaylarımızla franchise görüşmelerimizi yaparken en çok da uygun yatırım maliyetimiz ve operasyonel süreçlerde sunduğumuz düşük işletme gideri ön plana çıkıyor. Yatırımcılarımız inşaat süreçlerini belli bir teknik şartnameye uymakla birlikte kendisi ilerletebiliyor. Tabii asıl fark yarattığımız nokta şube açıldıktan sonraki süreçte başlıyor. Çünkü BLAK Coffee Co. çatısı altında, şubelerimizin ürün sipariş taleplerini karşılarken bunu devşirme bir tedarik sistemiyle değil, kendi bünyemiz içerisinde yapıyoruz.
Bu konuyu biraz daha açabilir misiniz? Menünüzdeki ürünlerin üretimini tamamen şirket çatısı altında mı gerçekleştiriyorsunuz?
Şubelerimizde marka iş birliği olarak yer verdiğimiz ürünler ve gıda dışı ürünlerimiz dışında evet. Kahvemizi dışarıdan hazır almak yerine yeşil çekirdek olarak temin edip kendi işletmemizde kavuruyor; aynı şekilde tatlı, sandviç ve salata çeşitlerimizi de tesisimiz içerisinde üretiyoruz. Bu sayede hem ürünlerimizin kalitesini yakından takip ve kontrol etme hem de şubelerimizin siparişlerini hızlı ve düşük maliyetli bir şekilde karşılama imkanımız oluyor.
B2B iletişiminizde “uygun yatırım ve işletme maliyeti” konusuna güçlü bir vurgu yapıyorsunuz. Fakat öte yandan şubelerinizi hep en işlek caddelerde ve geniş dükkanlarda görüyoruz. Bundan hareketle, tam olarak nasıl bir yatırımcı kitlesine hitap ettiğinizi öğrenebilir miyiz?
Tabii ki marka bilinirliğimizi ve şubelerimize olan rağbeti sıkı tutmak için gelen başvuruları konuma göre değerlendirip seçiyoruz. Sonuçta bir marka yarattıysanız, onu elbette büyük mağazalarda, ana caddelerde, göz önünde görmek istersiniz. Ancak markanın prestijini gözetirken, kafe sahibi olmak isteyen yatırımcı adaylarını da gözetmek bizim için en önemli çıkış noktalarından biriydi.
İster uzun kariyer geçmişinden sonra artık kendi işini kurmak isteyen bir beyaz yakalı, ister elinde yeterli imkan olan yeni mezun bir genç, ister ortaklık yoluyla pazardaki fırsatları değerlendirmek isteyen küçük yatırımcılar… Bu doğrultuda biz, marka hikayemize başlarken zincir kahve sektöründe güçlü bir isim yaratmak kadar, isteyen herkesin kafe sahibi olabileceği bir model oluşturmayı da hedefledik. Bugün yatırım maliyeti noktasında ulaştığımız organizasyonel ve operasyonel yapı da tam olarak bunu sağlamak üzere işliyor.

