AVM

Galataport İstanbul, Kruvaziyer Turizmiyle Şehre Değer Katıyor

Galataport İstanbul Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Bali, “Galataport, tarihi mirasıyla modern yaşamı harmanlarken, kruvaziyer turizmiyle de şehre büyük değer katıyor” diyerek, projelerinin hem İstanbul’un hem de bölgenin dinamizmini artırmaya devam ettiğini vurguladı.

Galataport İstanbul’un deniz kenarındaki lokasyonu, özellikle kruvaziyer turizmi açısından önemli bir çekim merkezi. Projenin hedefleri doğrultusunda, kruvaziyer turizminin şehre ve bölgeye etkilerini nasıl görüyorsunuz?

Galataport İstanbul dünyanın ilk yer altı kruvaziyer limanı inovasyonu ile Karaköy’ün tarihi sahil şeridini tekrardan şehre kazandırmanın yanı sıra, İstanbul’un ana liman konumlandırmasını da güçlendiriyor. Kruvaziyer yolcuları seyahatleri öncesi veya sonrasında İstanbul’u keşfetmeye de zaman ayırdığından, ana liman kruvaziyer yolcusunun ülke turizmine katkısı standart bir turistin yaklaşık 6 katını buluyor. Bu vizyonla planlanan Galataport İstanbul’un; Avrasya Patent Örgütü, Avrupa Patent İdaresi ve Amerikan Patent İdaresi tarafından tescillenmiş “geçici gümrüklü saha” konsepti sayesinde kentin başlıca yeme-içme, alışveriş ve deneyim noktalarını barındırması, yolcular için İstanbul’u daha cazip kılıyor. Lokal tatlar ve dünya mutfaklarından lezzetler servis eden özel restoranlar ve kültür-sanat aktiviteleri de bölge ve şehrin hareketliliğini artırıyor. Modadan gastronomiye birçok farklı disiplinin bir araya geldiği mahalle konseptiyle Galataport, otantik deneyim arayışındaki tüm dünya vatandaşlarına hitap ediyor.

Galataport İstanbul, ziyaretçilerine çeşitli sosyal etkinlikler sunuyor. Bu etkinliklerin, hem Galataport hem de bölgenin genel dinamizmi üzerinde nasıl bir etkisi oldu?

Bölgenin tarihi yapısıyla uyumlu meydan ve sokakları ve düşük katlı yapısı ile Galataport İstanbul, kısa sürede şehrin en gözde, en kozmopolit, kolay erişilebilir buluşma noktası ve mahallesi haline geldi. Kamusal alanda sanata yapılan yatırım ile herkes için ulaşılabilir bir kültürsanat alanı yaratılması, yoğun ilginin bir diğer kaynağı. Açılıştan bu yana, dünyanın dört bir yanından gelen bir milyondan fazla kişinin katıldığı ücretsiz festival, konser, sergi ve spor etkinliklerine ev sahipliği yaptık. Bu sayede bölgedeki kültürsanat etkinlikleri yüzde 72 artış gösterdi. İlk günden bu yana başlıca değerlerimizden biri; iletişim stratejimiz, etkinlik kürasyonumuz ve marka karmamız ile herkesin kendine göre bir deneyim yaşayabileceği, kapsayıcı bir yaklaşımı benimsemek

Galataport İstanbul, bölgeye sağlıklı ve güvenli bir kültür-sanat, alışveriş ve yeme içme deneyimi sunmayı vadediyor. Bu çok yönlü ekosistemi oluştururken çevresel sürdürülebilirlik ve yeşil alanların kullanımı hakkında neler söyleyebilirsiniz?

2014’te liman sahasının devralınmasından itibaren, İstanbul’un tarihi limanını canlandırmayı hedefledik. Sürdürülebilirliğe yönelik ana vizyonumuz; Galataport’un sahasında barındırdığı tarihi mirası, gelecek nesillere restorasyon ve inovasyonu harmanlayarak aktarabilmek, bunu yaparken de karbon ayak izini minimize etmek. Tasarım, inşaat ve işletme süreçlerinde, projenin çevresel etkisini en aza indirecek ve karbon ayak izini azaltacak çok sayıda uygulamaya yer verildi. Çevreye saygılı tüm uygulamaları, ileri inşaat teknolojisi ve erişilebilirliği ile Amerikan Yeşil Binalar Konseyi (USGBC) tarafından geliştirilmiş LEED Sertifikası’nı Platin seviyesinden alan Galataport İstanbul, Avrupa’daki LEED Platin sertifikalı en büyük ikinci, Türkiye’deki en büyük proje seçildi.