Perakende

Güçlü kadınlar güçlü hikayeler yazar

“Pes etmek benim için hiçbir zaman seçenek olmadı .” diyen Fatma Uyrum, Isparta’nın eşsiz gül bahçelerinden ilham alarak FU Kozmetik’i kurdu. Girişimcilik yolculuğunda azmi ve tutkusu ile kendi markasını yaratan Uyrum, kadın girişimciliğinin gücünü ve temiz üretimin önemini vurguluyor.

Markanızın kuruluş hikayesi nedir, bir kadın girişimci olarak bu yola çıkmanızda neler etkili oldu?

Isparta’ya taşınalı beş yılı aşkın bir süre oldu ve FU Kozmetik de bu şehirde doğdu. Bulunduğum şehre nasıl katkı sağlayabilirim, bir kadın olarak nasıl ayakta kalabilir ve üretebilirim diye düşünerek bu yola çıktım. Isparta, gül şehri olarak biliniyor ve bu yüzden ilk olarak gül suyuyla ilgilenmeye başladım. Zamanla kozmetik alanında da taleplerin olduğunu fark ettim ve bu alana yöneldim. Üç yıldır sektördeyiz ve henüz emekleme aşamasında olan bir firmayız. Ancak azimle ve sabırla adım adım büyüyoruz.

FU Kozmetik çatısı altında hangi ürünler bulunuyor?

Ürün gamımız oldukça özel ve titizlikle geliştirilmiş. Saf gül yağımız en değerli ürünlerimizden biri. Gül yağı, asit oranı yüksek olduğu için doğrudan cilde uygulanamaz. Bu nedenle sabit ve uçucu yağlarla özel bir karışım geliştirerek cilde uygulanabilir hale getirdik. Antiseptik özelliği sayesinde açık yaraya bile sürülebiliyor ve kuru ciltler için harika bir nemlendirici görevi görüyor. Aynı zamanda gül yağı, antidepresan etkisiyle bilinir; difüzörlerde kullanılabiliyor veya kulak arkasına sürülerek stres azaltıcı bir etki yaratıyor. Ayrıca gıda mevzuatından çıkardığımız ve içilebilir formda olan gül suyumuz da var.

Bu ürünlerin yanı sıra somon DNA serum, el ve yüz kremi de Fu Kozmetik ürünleri arasında yer alıyor. Bu ürün grubu; ince çizgilerin görünümünü önlerken, aynı zamanda aydınlık bir görünüm kazandırıyor.

Bu işe başlama süreciniz nasıl gelişti?

Hiçbir güvencem ve sermayem yoktu. Ne yapabilirim, nasıl bir başlangıç yapabilirim diye çok düşündüm. Sonunda 100 litre gül suyu aldım ve evimin karanlık, muhafaza edebileceğim bir köşesine koydum. Eğer başarabilirsem devam edecektim ve kendime olan inancımla başardım. Sonrasında ambalaj tasarımlarına, şişe materyallerine odaklandık. Yeşil cam şişeler kullanmaya karar verdik çünkü değerli sıvılar için bu materyalin önemli olduğunu biliyorduk. Üstelik Isparta’nın rengi de yeşil ve bu, bizim için anlamlı bir sembol oldu.

Girişimcilikten önce iş hayatınız var mıydı?

Öncesinde profesyonel bir iş hayatım olmadı. Ben 15 yaşında görücü usulüyle evlendim, 28 yıllık bir evliliğin ardından boşandım. Eğitim hayatımı dışarıdan tamamladım, 40 yaşından sonra üniversiteyi bitirdim. Çocukluğum Almanya Berlin’de geçti, Türkiye’ye döndüğümde eğitim sistemine yabancıydım ama pes etmedim. 7. sınıftan üniversiteye kadar hep dışarıdan okuyarak eğitimimi tamamladım.

Hayatı biraz tersinden yaşadım diyebilirim. Normalde insanlar doğar, büyür, okula gider, meslek edinir, çalışır ve evlenir. Bende süreç tam tersi oldu; önce evlendim, anne oldum, sonra eğitim hayatıma devam ettim ve meslek edindim. Bugün biri doktor, diğeri hukuk fakültesi öğrencisi iki kız çocuğu annesiyim. Kadın girişimciliğinin ve temiz üretimin değerini anlatmaya devam edeceğim.

Kadın girişimciler için bir mesajınız var mı?

Pes etmek benim için hiçbir zaman bir seçenek olmadı. Dünya üzerindeki hiçbir kadının da pes etmemesi gerektiğine inanıyorum. Eğer bir kadın kendini güçsüz hissediyorsa ya da devam etmekte zorlanıyorsa, destek almaktan çekinmemeli. Ayakta durmak, üretmek, değer yaratmak çok güzel bir duygu.