Alışveriş Merkezleri ve Yatırımcıları Derneği (AYD)’nin EY koordinasyonunda hazırladığı çalışmanın ikinci fazı açıklandı. Esas Gayrimenkul’ün fikir önderliğinde ve sponsorluğunda hazırlanan raporun saha çalışmaları Kasım 2023’te başladı.
Alışveriş Merkezleri ve Yatırımcıları Derneği (AYD) tarafından Esas Gayrimenkul sponsorluğunda EY’a hazırlatılan ve AVM sektöründe bir ilk olan kapsamlı sürdürülebilirlik çalışmasının ikinci fazı açıklandı. Kasım 2023’te çalışmalarına başlanan raporda sektör paydaşları ile gerçekleştirilen sürdürülebilirlik çalışmaları mercek altına alındı. Toplantının açılış konuşmasını yapan AYD Başkanı Nuri Şapkacı dünyanın çok farklı sorunlarla karşı karşıya olduğunu vurgulayarak, “İklim krizi, enerji krizi, maliyetlerin artması, pandemi, savaş ve enflasyon derken çok ciddi problemlerle karşı karşıya kalmış durumdayız. Bu problemlerin yanı sıra, dünyadaki sınırlı kaynakları da verimli şekilde kullanmak adına elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. Ancak bizim dönemimizde bu kaynakları sadece uygun şekilde kullanmak değil, tabii ki gelecek nesiller adına da o kaynakları en verimli şekilde kullanmak hedeflerimiz arasında olmalı. AYD olarak geçmiş dönemde olduğu gibi bundan sonra da sürdürülebilirlik konusundaki çalışmalarımızda devam edeceğiz.” dedi.
Türkiye’de AVM ekosistemine yönelik sürdürülebilirlik çalışmalarının mevcut durumunun belirlendiği, risk ve fırsatların değerlendirildiği; sürdürülebilirlik, yeşil dönüşüm ve döngüsel ekonomi alanındaki düzenlemelerin sektöre etkilerini detaylandıran ve yol planının belirlendiği “AYD 2024 Sürdürülebilirlik Raporu”yla ilgili ana başlıkları AYD Başkan Yardımcısı Cem Eriç ve EY Türkiye Şirket Ortağı/İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Hizmetleri Lideri Ece Sevin kamuoyuna açıkladı.
Sürdürülebilirlik süreçlerinde en çok zorluk yaşanan konu %84 ile yüksek maliyet
Sektörün sürdürülebilirlik analizinin ve AVM’lerdeki sürdürülebilirlik iyi uygulamalarının değerlendirilmesinin yapıldığı rapor lansman toplantısında açılış konuşmasını yapan Cem Eriç; “2024 yılında derneğimizin öncelikli hedeflerinin başında AVM sektörünü ileriye taşımak için gelişmiş ülkelerde örneklerini gördüğümüz küresel uygulamaların ülkemize de uyarlanması geliyor. Yeni yatırımların hayata geçirilmesi ve mevcut AVM’lerin günümüz şartlarına uygun olarak yenilenebilmesi için uygun yatırım ortamının oluşturulmasının yanı sıra AVM’lerin dönüşümü, dijitalleşme ve sürdürülebilirlik ana gündem maddelerimiz arasında. Dünyamızın ve ülkemizin içinde bulunduğu iklim krizi nedeniyle de sürdürülebilirlik hayati bir önem taşıyor.” dedi. Konuşmasına raporun hazırlanmasındaki amacı belirterek devam eden Eriç, şunları söyledi: “Geçen yılın sonlarında ilk adımlarını attığımız raporun ana eksenine iklim değişikliği, yatırımcı talepleri, değişen yasal düzenlemeleri, mega trendleri ve tüketici beklentilerini aldık. Sektör paydaşları ile yapılan görüşmeler sonucunda Türkiye AVM ekosistemi/sektörel sürdürülebilirlik yol haritasını oluşturduk. Sürdürülebilirlik süreçlerinde en çok zorluk yaşanan konu %84 ile yüksek maliyet. Öncelikli 3 konu olarak da enerji yönetimi, iş sağlığı ve güvenliği, atık yönetimi öne çıktı. Gerçekleştirilen çalışmalarda; Türkiye AVM ekosisteminde GES için kullanılabilir çatı alanı 3,2 milyon m2, AVM’lerin kurulu güç potansiyeli ise ortalama 795 MW olarak hesaplandı.”
Sürdürülebilirlik önemli bir itici güç haline geldi
Ece Sevin de sürdürülebilirlik kavramının bir gönüllülük davranışının çok ötesinde şirketler için artık zorunluluk olduğunu ifade ederek şu değerlendirmelerde bulundu: “Şirketlerin sadece iklim kriziyle baş etmek değil, artık iklim krizinin karşı konulmaz etkilerine uyumlanmak noktasında nasıl hareket etmeliyim diye düşünmeye başlaması lazım. Bu anlamıyla çok önemli bir itici güç haline gelmiş durumda.
Türkiye olarak ihracata dayalı bir ekonomimiz var, maalesef ihracata dayalı ekonomiyi oluşturan sektörlerin hepsi emisyon ve karbon yoğun sektörler. İklim politikaları çerçevesinde de Türkiye’nin bu değer zincirinde ticaret ilişkilerine devam edebilmesi için bu politikalara uyumlanması gerekiyor. Dolayısıyla sürdürülebilirlikle alakalı politikalar Türkiye için ciddi bir ekonomik kaldıraç görevi de görüyor. Avrupa Yeşil Mutabakatı bizim açımızdan çok kritik bir politika bütünü. Avrupa Yeşil Mutabakatı AB’nin kalkınma stratejisi aslında ve Türkiye için de İngiltere’yi de dahil edersek, ihracatımızın yarısını sağladığımız bir bölgenin bu konudaki ciddi yaptırımları ve sıkılaşan kurallarına uyum sağlamak, bu değer zinciri ve tedarik zincirinde bulunmak için çok kritik bir konu.
Sürdürülebilir finans piyasası 5 trilyon doların üstüne çıkan bir piyasa haline geldi ve git gide daha fazla sürdürülebilir finans ürünleri görüyoruz. Artık yatırımcılar şirketlerle ilgili kararlar alırken sadece finansal bilgilere değil, ESG performans değerlerine de bakıyorlar.”
AVM’lerde sürdürülebilirlik ile bağlantılı fırsatlar
“Ülke olarak sürdürülebilir kalkınma yolculuğumuzda iklim hedeflerine ulaşmak ve değer zincirlerinde bulunduğumuz uluslararası paydaşlarımızın standartları ile uyum sağlamak için tüm sektörlere düşen önemli sorumluluklar bulunuyor.” diyen Sevin, AVM ekosisteminin odağa alındığı bu çalışmada hem kamu politikalarını desteklemek hem de uluslararası değer zincirine uyum sağlamak amacıyla, sektörde farkındalık yaratması ve yol göstermesi ümit edilen çalışmayı paydaşlara sunduklarını ifade etti. Sevin, “Bu çalışma kapsamında farklı odak gruplarını temsilen 10 odak grup görüşmesine ilaveten 36 ana soru ve 55 alt kırılım sorusundan oluşan ve 106 paydaşın katıldığı anket çalışması gerçekleştirildi ve sektörün mevcut sürdürülebilirlik uygulamaları ile yaklaşımı değerlendirildi. Ortaya çıkan sonuçlara göre sektörün karşı karşıya olduğu en önemli riskler Finansal Kaynaklara Erişim, Tüketici ve Yatırımcı Tercihlerinde Değişim ve Maliyetlerdeki Artış olurken; Değişen Yasal Düzenlemelere Hazırlıklı Olma, İtibar Artışı, Yeni Teknolojilere Hızlı Adaptasyon ve Sürdürülebilir Finansmana Erişim gibi fırsatların da bulunduğu tespit edildi. Sektörün genel durumunun henüz yerel mevzuata uyum sağlama çerçevesinde sınırlı kaldığı ve çoğunlukla çevresel sürdürülebilirlik alanına yoğunlaştığı sonucuna ulaşılırken kısa ve orta vadede sürdürülebilirlik yaklaşımının sosyal konuları da içine alacak ölçüde genişleyeceği ve konunun etkin yönetişimi için kaynak gereksiniminin kritik rol oynayacağı değerlendirildi.” diye açıklamada bulundu.
Nitelikli işgücü ve finansal kaynak
AVM temsilcileriyle yapılan görüşmelerde ‘sürdürülebilirlik sizler için ne anlam ifade ediyor?’ ve ‘sürdürülebilirlik uygulamalarını hayata geçirmekte en zorlandığınız konular nelerdir?’ sorularından en yüksek puan alan konunun yüksek maliyetler ve finansman eksikliği olduğunu vurgulayan Sevin, “Bu önemli bir gösterge. Ağırlıklı olarak katılımcılar sürdürülebilirlikle ilgili uygulamaları bir maliyet kalemi olarak görüyorlar. Finansmana erişimin zor olduğuna da değinen paydaşlarımız var. ‘Finansmana erişim imkanınız olsa sürdürülebilir faaliyetlerinizi hayata geçirir misiniz?’ sorusuna neredeyse tamamı evet cevabı veriyor. Burada iki tip kaynak yetersizliği söz konusu olabilir. Birincisi, nitelikli iş gücünün olamaması dolayısıyla bu yatırımların hayata geçmemesi; ikincisi ise finansal kaynağın olmaması. Hem eğitim ihtiyacı hem teknik kapasite tarafının geliştirilmesi söz konusuyken, en önemlisi de finansal kapasitenin geliştirilmesi gibi bir temel problemden bahsediliyor. Çalışma sonuçları sürdürülebilirlik uygulamalarının tesislere, yatırımcılara getirebileceği potansiyel finansal katkıların daha doğru anlatılarak buradaki fırsatların ortaya çıkarılması ve bunlara odaklanılmasıyla, bu uygulamaların hayata geçirilmesiyle, uygun şartlarda finansmana erişimle birçok engelin aslında aşılabileceğini gösteriyor.” şeklinde konuştu.