Enerji

Elektrikli araçların pazar payı yüzde 18’e ulaştı

Elektrikli araçlar, otomotiv sektöründe dönüşümü hızlandırarak 2023’te pazar payını yüzde 18’e çıkardı. Sıfır emisyon hedefine ulaşılması için bu oranın 2030’a kadar yüzde 60’a yükseltilmesi gerektiğini vurgulayan CHEP Otomotiv Kıdemli Ticari Direktörü Şafak Aktekin, “Bu büyük değişimin odağında batarya teknolojisi bulunuyor. Elektrikli araçların batarya tedarik zinciri, sadece üretim aşamasında değil, hammaddelerin çıkarılmasından geri dönüşümüne kadar olan süreçte kritik bir rol oynuyor” dedi.

Elektrikli araçlar, otomotiv sektöründe devrim niteliğinde bir değişimi tetikliyor. 2023 sonunda otomotiv pazarının %18’ine ulaşan elektrikli araçlar, temiz ve sürdürülebilir bir geleceğe doğru atılmış önemli bir adımı temsil ediyor. Ancak küresel düzeyde net sıfır emisyon hedefine ulaşmak adına elektrikli araçlarda kullanılan bataryaların sürdürülebilir bir şekilde tedarik edilmesi için çeşitli adımların atılması gerekiyor. Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan CHEP Otomotiv Kıdemli Ticari Direktörü Şafak Aktekin, elektrikli araçlarda batarya tedarik zincirinin önemini yorumluyor.

Batarya fabrikası sayısı 2030’a kadar 400’ü aşacak

Gerçek bir yeşil dönüşüm sağlayabilmek için elektrikli araç oranının 2030’a kadar %60’a çıkarılması gerektiğini söyleyen Aktekin, ”Elektrikli araçların kalbinde bulunan bataryaların sürdürülebilir bir şekilde tedarik edilmesi, sektörün en önemli odak noktalarından biri haline geldi. Çoğunluğu şu anda Çin’de üretilen bataryalar, Benchmark Mineral Intelligence’ın tahminlerine göre, 2030’a kadar 400’ü aşkın aktif Gigafabrika ile üretilecek. Bu süreçte Çin, %68’lik payıyla büyük bir rol oynarken, Kuzey Amerika ve Avrupa’nın da katkısının %15’e yükselmesi bekleniyor. Bu da hammaddelerden araç montajına kadar olan sürecin daha kısa ve daha sürdürülebilir hale gelmesine olanak tanıyacak.” dedi.

Karbon emisyonunun azaltılması için daha fazla adım atılmalı

Elektrikli araçların yaygınlaşmasının küresel karbon emisyonlarını azaltmada kritik bir rol oynadığına değinen Aktekin, “Ürünlerin taşınmasındaki karbon emisyonlarının azaltılması için daha fazla adım atılması gerekiyor. Sektördeki en büyük zorluklardan biri de büyük araçlardaki batarya menzilinin artırılması ve sürdürülebilir yakıt teknolojilerinin geliştirilmesi. Bu alanda da ilerlemeler kaydediliyor ancak teknolojinin olgunlaşması zaman alabilir. Elektrikli araçların batarya tedarik zinciri, sadece üretim aşamasında değil, hammaddelerin çıkarılmasından geri dönüşümüne kadar olan süreçte kritik bir rol oynuyor. Bu süreçte madencilik faaliyetlerinden üretime kadar olan yolculuk, gelecekte daha fazla yenilik ve sürdürülebilirlik odaklı bir yapıya evrilebilir.” diye konuştu.

Dönüşümün batarya tedarik zinciriyle sınırlı kalmayacak

Tedarik zincirindeki optimizasyonun elektrikli araç batarya tedarik zincirlerinde sürdürülebilirliği artırmak için önemli bir rol oynadığına işaret eden Aktekin, “Ayrıca, iş birliği ve yeni düşünce biçimleri de bu dönüşümün önemli parçaları arasında yer alıyor. Ancak, bu dönüşümün sadece batarya tedarik zinciriyle sınırlı kalmayacağı da önemli bir gerçek. Stratejilerin bir kombinasyonu ve paydaşlar arasında iş birliği yapılması gerekiyor. Daha sürdürülebilir bir geleceğe doğru yol alabilmek için bu değişimde birlikte hareket etmeliyiz. Bu, sadece otomotiv sektörünü değil, genel olarak yaşamımızın birçok alanını etkileyecek önemli bir dönüşüm sürecidir.” şeklinde konuştu.