Misafir memnuniyeti ve franchise ortaklarının mutluluğunu odağına alan MADO, yurtiçinde nitelikli şubeleşme stratejisi ve yurtdışında kültüre uyumlu menü adaptasyonlarıyla global ölçekte büyümeyi sürdürüyor.
Mado’nun yurtiçi şubeleşme ve yayılma stratejisini nasıl şekillendiriyorsunuz?
Bizim için her şeyin başlangıç noktası misafir memnuniyeti. Bunu franchise iş ortaklarımızın mutluluğu takip ediyor. Büyüme stratejimizde her zaman “nicelik değil, nitelik” anlayışını benimsedik. Yeni bir mağaza açarken sadece fiziki koşullara değil; bölgenin demografik yapısına, görünürlüğüne, ulaşım kolaylığına, ticari potansiyeline, misafir konforuna ve yatırımcının markayı temsil gücüne kadar tüm detayları titizlikle değerlendiriyoruz. Yıllık ortalama 600 franchise başvurusu alıyor, her ay 20’den fazla şehirden yaklaşık 50 yeni yatırımcı adayıyla görüşüyoruz.

Franchise modeliyle yurtdışında büyüme hedefinizde, yerel damak tatlarına uygun menü adaptasyonları nasıl gerçekleştiriliyor?
MADO olarak global büyümemizi, kültürel çeşitliliği bir zenginlik olarak gören bir anlayışla yürütüyoruz. Her ülkenin damak tadını, gastronomik değerlerini ve tüketim alışkanlıklarını analiz ederek MADO’nun köklü lezzet mirasını yerel dokunuşlarla harmanlıyoruz. Bu yaklaşımın en güzel örneklerini Orta Doğu ve Asya pazarlarında gördük. Orta Doğu’da hurma gibi yöresel tatları menümüze entegre ederek güçlü bir müşteri bağlılığı oluşturduk; Asya’da ise yeşil çaylı ve pirinçli dondurma çeşitleriyle, meyve bazlı hafif tatlılarla büyük ilgi gördük. Her ülke, MADO’nun hikâyesine kendi kültürel rengini katıyor.
Mado’nun globalleşme stratejisini nasıl şekillendiriyorsunuz? Çin, Kanada ve Orta Doğu pazarlarındaki deneyimlerinizden neler öğrendiniz?
Globalleşme stratejimizin köklü marka kimliğimizi koruyarak yerel kültürlere uyum sağlayacak esnek bir yapı üzerine inşa ediyoruz. Stratejimizin temeli “yerelde global, globalde yerel” felsefesi. Çin pazarında tüketici alışkanlıklarının farklılığı bize ürün çeşitliliği ve adaptasyonun önemini gösterdi. Kanada, kalite ve sürdürülebilirlik standartlarımızı uluslararası düzeyde güçlendirmemizi sağladı. Orta Doğu’da ise Türk misafirperverliğiyle geleneksel lezzetlerimizi harmanlayarak güçlü bir marka bağı kurduk.
2025 yılı markanız için nasıl geçti? 2026 yılında neler planlıyorsunuz?
2025 bizim için hem büyüme hem de yenilenme yılı oldu. Yurtiçinde 24 yeni şube açarak sayımızı 307’ye çıkardık; ihracatta %28, yurtdışı mağazalaşmada %10 büyüme elde ettik.
2026’da hedefimiz, global ölçekte daha güçlü ve sürdürülebilir bir MADO ağı oluşturmak. Çin’deki mağaza sayımızı artırmanın yanı sıra, Asya Pasifik bölgesinde Singapur, Endonezya, Malezya, Pakistan, Güney Kore ve Japonya gibi stratejik pazarlara girmeyi planlıyoruz. Avrupa ve Amerika pazarlarında ise master franchise yapılanmalarıyla ilerleyerek MADO’yu dünyanın dört bir yanında erişilebilir hale getirmeyi hedefliyoruz.
Tatlı sektöründe inovasyon ve sürdürülebilirlik konularına nasıl yaklaşıyorsunuz?
Bizim için inovasyon sadece yeni bir ürün yaratmak değil, tatlı deneyimini farklı kuşaklara göre yeniden tasarlamak demek. Yeni nesil daha hafif, doğal, şekersiz ve bitkisel bazlı ürünler arıyor. Biz de bu beklentileri dikkate alarak klasik tatlarımızı modern dokunuşlarla yeniliyoruz.
Sürdürülebilirlikte ise sadece çevreye değil, topluma ve üretim zincirine de sorumlulukla yaklaşıyoruz. Yerli üreticilerle uzun vadeli iş birlikleri kuruyor, salep orkidesi ve keçi sütü üretimi için alım garantileri ve tarımsal destekler sağlıyoruz. Kendi salep tarlalarımız ve keçi çiftliklerimizle ekosistemi korurken, geleneksel üretim mirasını gelecek nesillere aktarıyoruz.

					
					
					
					
					