Mall Report olarak, uzun yıllardır AVM, otel ve karma projelerin yönetiminde önemli görevler üstlenmiş ve sektörde fark yaratmış Sayın Oğuz Isıgöllü ile AVM’lerin bugünkü durumu ve geleceğine dair perspektifini konuştuk.
Oğuz Bey, AVM sektörü şu dönemde nasıl bir süreçten geçiyor?
2024 ciro açısından güçlü bir yıl oldu. Ancak yükselen ciroların arkasında ciddi yapısal sorunlar yatıyor. 2025 yılı ise sektör için oldukça zorlu geçiyor. Sabit döviz kuru politikası, yüksek enflasyon, TL’nin sürekli değer kaybetmesi, artan maliyetler ve düşen alım gücü, AVM gelirlerini ciddi şekilde baskılıyor. Buna ek olarak turist harcamalarındaki gerileme, özellikle büyükşehirlerdeki AVM’leri olumsuz etkiliyor. Mağaza kapanmaları, kiracı devri, metrekare küçülmeleri ve bazı AVM’lerin el değiştirmesi ya da kapanması gibi gerçeklerle karşı karşıyayız.
AVM’lerin geleceğine dair görüşünüz nedir?
AVM’lerin geleceğinde, klasik alışveriş merkezi anlayışından uzaklaşıp çok amaçlı yaşam alanlarına dönüşüm belirleyici olacak. Tüketici davranışları artık alışverişin ötesinde; sosyalleşme, vakit geçirme ve deneyim yaşama beklentisiyle şekilleniyor. Bu doğrultuda konut, ofis, otel ve sağlık gibi fonksiyonları bir araya getiren karma projelerin önemi artıyor. AVM’lerin sadece ticari değil, entegre yaşam alanları olarak kurgulanması gerekiyor.
Bu dönüşüm aynı zamanda veriye dayalı yönetimi kaçınılmaz kılıyor. Ziyaretçi trafiği, harcama alışkanlıkları ve segment bazlı pazarlama gibi analizler, güçlü bir veri altyapısıyla yönetildiğinde gerçek fayda sağlıyor. Ayrıca enerji verimliliği, sürdürülebilirlik ve toplumsal katma değer yaratan projeler de artık öne çıkıyor. Kısacası, geleceğin AVM’leri çok boyutlu, esnek, entegre ve insan odaklı yönetim anlayışıyla şekillenecek.
Sizce AVM yönetim anlayışı nasıl olmalı?
AVM yönetimi, yalnızca metrekare kiralama ya da operasyon yürütmekten ibaret değildir. Etkili bir yönetim anlayışı; insana değer veren, veriye dayalı kararlar alabilen, hizmet kalitesini önceleyen, çevresel ve toplumsal sorumlulukları gözeten bir yapıda olmalıdır. Yöneticiler, sadece ticari hedeflere değil; aynı zamanda kamuoyundaki temsiliyete, sosyal etkileşime ve markanın itibari yönetimine de odaklanmalıdır.
Ben, yönetim anlayışı olarak her zaman çalışan memnuniyetini ve takım ruhunu temel aldım. Bu anlayışı yalnızca bireysel performanslarla değil, ekiplerin uyumuyla hayata geçirmeye çalıştım. Güçlü bir takım yapısı kurmak, ortak hedefe inanan ve birlikte hareket eden ekipler oluşturmak, başarıyı sürdürülebilir kılar. Takım ruhunu önceliklendiren, güvene dayalı, paylaşımcı ve birlikte gelişen bir çalışma kültürü oluşturmanın, sadece operasyonel değil, stratejik anlamda da AVM’lere büyük değer kattığına inanıyorum. Bu yaklaşımı benimseyen ve iyi yönetilen AVM’ler, yalnızca rekabette kalmayacak, aynı zamanda sektörün geleceğini şekillendiren referans yapılar hâline gelebileceklerdir. Maalesef iyi yönetilemeyen avm’ler rekabette elenmek durumunda kalacaklardır.

