Perakende

L’oréal, kişiselleştirilmiş yeni güzellik deneyimlerine odaklanıyor

Teknoloji Devrimi, Sürdürülebilirlik Devrimi ve Anlamlı Markalar Devrimi ile dünyayı güzelleştirmek için değişimin itici gücü olmayı varoluş amacı olarak belirleyen L’Oréal, kişiselleştirilmiş yeni güzellik deneyimlerine odaklanırken; aynı zamanda da sosyal sorumluluk projeleriyle toplumsal cinsiyet eşitliği için var gücüyle çalışıyor. L’Oréal Türkiye Kurumsal İlişkiler ve Etkileşim Direktörü İrem Karaoda Tanrıkulu’nu ağırladığımız Şubat sayımızda hem yeni yıla dair çalışmalarını hem de toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak adına gerçekleştirdikleri projeleri konuştuk.

Kozmetik sektöründe ileri gelen ve öncü bir marka olarak 2024 yılına ilişkin hedefl erinize yönelik çalışmalarınız hakkında bilgi verir misiniz?

Bizim varoluş amacımız “Dünyayı Harekete Geçiren Güzelliği Yaratmak”, yani bir başka deyişle dünyayı güzelleştirmek için değişimin itici gücü olmak. L’Oréal Türkiye olarak bunu 3 ana devrime liderlik ederek hayata geçiriyoruz: Teknoloji Devrimi, Sürdürülebilirlik Devrimi ve Anlamlı Markalar Devrimi.

Teknoloji devriminde L’Oréal’i bir tekno güzellik şirketi olarak tanımlıyoruz, yani tek işi güzellik olan bir teknoloji şirketi. Tüketicilerin sonsuz çeşitlilikteki ihtiyaçlarını karşılamak için kişiselleştirilmiş yeni güzellik deneyimlerine odaklanıyoruz. Bu yolculuğumuzda e-ticaret, çevrimiçi servisler, dijital pazarlama, içerik üretimi, data konularında sektörün öncüsü olmayı hedefl iyoruz. Sonsuz seçenek ve kişiselleştirme imkanı sunan teknoloji lansmanlarında da şirket öncü rol üstleniyor. Sürdürülebilirlikte ise ‘Gelecek için L’Oréal’ sürdürülebilirlik programımızla dünyanın sınırlı kaynaklarına ve toplumların içinde bulunduğu koşullara saygılı olmak en büyük önceliklerimizden.

Sürdürülebilirlik ve kapsayıcılık konularında taahhütlerimizi güçlendirmek, üzerinde yaşadığımız gezegen ve içinde bulunduğumuz toplumların geleceği için çok daha büyük ve cesur girişimler hayata geçirmek üzere yeni adımlar atmayı hedefl iyoruz.

Anlamlı markalar devriminde ise L’Oréal Türkiye portföyünde bulunan 23 markamızın çevresel ve sosyal fayda projelerini hayata geçirerek, ülkemize ve topluma katkı sağlayacak projeleri hayata geçirmeyi planlıyoruz.

L’Oréal kadınların güzel görünmek istemesi kadar güçlü görünmeleri için de çalışmalarını sürdürüyor. Kadına yönelik şiddet konusunda farkındalık kazandırmak amacıyla hayata geçirdiğiniz sosyal sorumluluk projesi var. Bu projenin detaylarını ve hayata geçirmenizde etkili olan faktörleri anlatır mısınız?

L’Oréal Grup olarak toplumsal cinsiyet eşitliği için var gücümüzle çalışıyoruz. L’Oréal Paris markamız, “Çünkü biz buna değeriz” sloganı ile kadınlara kendi öz değerlerini hatırlatıyor, hayallerine ulaşmaları için onlara güç vermeye ve önlerindeki engelleri yıkmak için destek vermeye devam ediyor. 2021 yılından bu yana devam eden bu projede, L’Oréal Paris, kamusal alanlardaki sokak tacizine karşı durmak için uluslararası partnerlerinden Hollaback! ve Türkiye’de Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Boyu Eğitim Merkezi (BÜYEM) ile birlikte Standup Sokak Tacizine Karşı Dur programını etki alanını genişleterek daha çok insana ulaşmayı amaçlıyor.

L’Oréal Paris markamız 2019’da 8 farklı ülkede IPSOS ile uluslararası bir araştırma yürüttü. Bu araştırmaya göre dünyadaki kadınların %78’i sokak tacizine uğrarken, görgü tanıklarının %86’sı böyle bir durumda ne yapmaları gerektiğini bilmediklerini belirtiyor ve %34’ü ne yapacaklarını bilseler harekete geçeceklerini söylüyor. Program; kadın ve erkekleri karşılaşabilecekleri sokak tacizi olaylarına güvenle müdahale edebilmeleri için özel olarak geliştirilmiş 5D metodu ile eğitmeyi amaçlıyor. Şimdiye kadar dünya çapında 1.6 milyon kişiye StandUp programı kapsamında 5D eğitimi verilirken, Türkiye’de ise 122 bin kisiye 5D eğitimi sağladı.