Öne Çıkanlar Perakende

Global pazarda 12 ülkede B&G Store imzası

B&G Store Kurucusu Seyidullah Nebati’yi ağırladığımız yılın ilk sayısında çocukların da yalnızca giyinmeye değil, daha iyi giyinmeye hakkı olduğunu düşünerek çocuk giyim sektörüne adım attığını ifade eden Nebati, global pazarda yürüttükleri çalışmaları da okurlarımız için aktardı.

B&G Store markanızla perakende sektörüne yalnızca bebek ve çocuk giyim ürünleriyle girme kararınızda etkili olan faktörler neler oldu, ülkemizde perakende pazarının çocuk giyim kategorisinin hacmi ve sizin bu pastadaki payınız nedir?

Üniversiteden mezun olduktan sonra okul arkadaşımla kurmuş olduğumuz fabrikada kumaş üretip satıyorduk. Bu dönemde çocuk sektöründeki yüksek potansiyeli fark etmiştim ve çocukların da yalnızca giyinmeye değil, daha iyi giyinmeye hakkı olduğunu düşündüm. Dünyada çok örneği olan bir şirket değiliz. Bizim gibi multibrand olup, sadece çocuk sektöründe olan kıta Avrupa’da, Amerika’da, körfez ülkelerinde bu kadar yaygınlaşmış ikinci bir operasyon yok.

Perakende sektöründe yalnızca çocuk giyim üzerine elde edilmiş veriler mevcut olmamakla birlikte toplam perakende sektörünün %5’ini çocuk giyim oluşturuyor. Onun için de sadece çocuk denildiğinde rakamlarla ifade edemesek de bizim payımız çok yüksek.

B&G Store çatısı altında hangi markalar yer alıyor, ürün gamınızdan da bahseder misiniz?

B&G Store çatısı altındaki ürünlerimiz 0’dan başlar 12 yaşa kadar devam eder. Mağazalarımızda %90’ı kendi üretimimiz olan Tyess, Nebbati, GB Baby, Nebbati Suits, Tyess Elegant ve Layette markalarımızı tüketicilerin beğenisine sunuyoruz. Yerli üretim markalarımızın yanı sıra dünya modasının çocuk giyim sektöründe yer alan Bikkembergs, Patrizia Pepe, Guess gibi tanınmış markaların çocuk koleksiyonlarını da aynı çatı altında topluyoruz. Marka çatımız altında yılda 10 tane koleksiyon çıkarıyoruz. B&G Store olarak sadece Türkiye’de üretim yapıyor ve katma değeri çok yüksek ürünler satıyoruz.

Mağaza konsepti olarak 3 kategoride ilerliyoruz, böyle bir stratejimiz var. Birincisi A+ dediğimiz mağazalarımız; içinde ithal ürünlerin de olduğu yerli ürünlerimizle birlikte Türkiye genelinde yaklaşık 30 mağazamız bu konseptte. İkincisi sadece bizim yerli ürünlerimizin olduğu B kategori mağazalarımız, Anadolu’nun hemen hemen her yerindeki mağazalarımız bu şekilde. Üçüncü kategori mağazalarımızda hem bir önceki yılın ürünlerini %50 indirimle satıyoruz hem de yanına yeni sezon ürünlerimizi koyuyoruz. Böylelikle Türkiye’de tüm gelir gruplarının ulaşabileceği bir marka olduk. B&G Store olarak yüksek fiyatlı ürünler satıyor gibi görünüyoruz, ancak üçüncü kategorideki mağazalarımızı yaygınlaştırarak çok rahatlıkla dünyanın en kaliteli ürünlerini ulaşılabilir fiyatlara sunmuş oluyoruz. Tüketiciler mass marketteki markaların bile altında fiyatlara çok daha kaliteli ürünleri benim özellikle üçüncü kategorideki mağazalarımda bulabilirler. Tek sorun stok. Keza internet sitemiz de bunun için çok uygun.

Biz dürüst bir satıcıyız, hiçbir şekilde enfl asyon dönemi dahil olmak üzere hiçbir şekilde etiketlerde oynama yapmadık. Hangi fiyatla girdiysek o fiyatla satış yaptık. Enfl asyonist ortamda o fiyatlar da iyi bir rakam oluşturuyor.

B&G Store mağazalarınızla halihazırda kaç ülkedesiniz? Yurt dışı yapılanmanızdan bahseder misiniz, AVM ağırlıklı mı yoksa cadde mağazacılığı üzerine mi gelişiyor?

Azerbaycan, Gürcistan, Rusya, Libya, Dubai, Suudi Arabistan, Kıbrıs, Kosova, Kuveyt olmak üzere 9 ülkede mağazalarımız var. Türkmenistan, Bulgaristan ve Makedonya’daki diğer projelerimiz de hayata geçtiğinde 12 ülkede olacağız. Dubai’de yeni mağazamız için yer arıyoruz, çok güçlü bir operasyon yürütüyoruz orada.

Yurt dışında da daha çok AVM’lerde olacağız, tercihimiz o yönde. Ama bazı ülkelerde tabii ki cadde mağazalarımız da olabilir. Şu anda Libya ve Rusya hariç mağazalarımızın hepsi AVM’lerde.

Yeni stratejimizde dijital kanallar üzerinden kara Avrupa’yla ilişkilerimizi güçlendirmek, körfez ülkelerinde mağazacılık ve dijital kanalda büyümek var. Türkiye’de Amazon’la iş birliğine başlayacağız. Bunun nihai hedefi ise Amerika pazarına Amazon üzerinden girmek ve ilerleyen yıllarda Amerika’da mağazalar zinciri oluşturmak. Amerika çok büyük bir pazar ve orada muvaffak olacağımıza inanıyoruz. Çünkü özgün bir şey yapıyorsanız, ürününüz doğru ve kaliteli bir ürünse, fayda maliyet analizi yapan her müşteri ki bizim müşterilerimiz Kuveyt Assima Mall bunu yapıyor, ilk aşamada bazı ürünlerin fiyatı yüksek gelse bile kullandıkça bizim sadık müşterilerimiz oluyor. Ürünlere dokunuşlarından, bakışlarından markamızı çok sevdiklerini görüyorum. 100 mağazanın üzerinde olan çoklu zincir mağazalar için Turquality’deki gibi yeni bir teşvik programı var. Yurt dışındaki yatırımlarda 5 kat ihracat şartıyla teşvik verilecek. B&G Store olarak biz de bu teşvik programından faydalanacağız. Bu da bizim yurt dışındaki bayilerimiz için çok önemli bir program.

Bebek ve çocuk giyimde özellikle kumaş kalitesi ebeveynlerin hassas olduğu noktaların başında geliyor, B&G Store olarak koleksiyonlarınızı oluştururken neleri göz önünde bulundurduğunuza değinir misiniz?

Junior grubunda bazı şık model gruplarında kız çocuklarımız tercih ettiği için polyester kullanımı yapıyoruz. Orada da mümkün olduğunca tene değmemesini sağlıyoruz. Değil Türkiye’de yurt dışında bile %100 deri ayakkabı satan marka kalmadı denilecek kadar az durumda. Çok yüksek maliyetli olmasına rağmen %100 deri ayakkabı satıyoruz mağazalarımızda, bir tane bile polyester ayakkabı bulamazsınız.

Bebek grubunda ise kesinlikle çocuğa temas edecek polyester kullanmayız. Bütün ürünlerimiz uluslararası sertifika programından ve testlerden geçer. Bebek grubunda ekstra özenliyiz, dolayısıyla çok güvenli ve çocukların gelişiminde onlara zarar vermeyecek ürünler üretiyoruz. Ürünlerimiz %100 pamuk, boyasında kanserojen olmayan, sürdürülebilir kumaşlardan üretiliyor.

AVM ve perakende sektörü, yıllardır sürdürdükleri iş birliğiyle birbirinden ayrı düşünülemeyecek kadar iç içe geçmiş sektörler olarak karşımıza çıkıyor. AVM’lere değer katan markalardan biri olan B&G Store olarak AVM’lerin varlığı ve lokasyonu itibariyle bulunduğu bölgede cazibe konumuna gelmesi markanıza nasıl bir güç katıyor?

AVM’ler olmasaydı bugün Türk perakende sektörü olmazdı, bu bir gerçek. Ama bu söylediğimden şu algının oluşmasını istemem; AVM’ler var diye de biz varız anlamına da gelmesin. Biz varız ki AVM’ler var. Aramızdaki ilişki etle tırnak gibi. Bazen ne yazık ki yanlış algılama oluyor. Ama gerçekten AVM’ler olmasa biz işlerimizi bu kadar büyütemezdik.

AVM’lerin pandemi döneminde perakende sektörüne çok büyük destekleri oldu. Bazı AVM’lerde genel giderler ortak ya da ortak alan giderleriyle ilgili sorunlar yaşanıyor. Burada da herkesi suçlamak doğru değil. Siz doğru kiracıysanız, gününde kiranızı ödüyorsanız ortak bir noktada buluşuyorsunuz.