Türkiye’nin tekstil ve perakende sektörü, son dönemde yaşanan değişimlerle birlikte zorlukları fırsata dönüştürmenin yollarını arıyor. Konkordato süreçleri, üretimin yurtdışına kayması ve cirolardaki değişimler, sektör profesyonellerine stratejik adımlar atarak verimliliği artırma, yeni pazarlara açılma ve yenilikçi ürün-hizmet fırsatlarını değerlendirme imkânı sunuyor. Bu veriler, doğru planlama ve inovatif yaklaşımla sektörde yeni bir dönemin kapılarını aralıyor.
Türkiye’nin köklü markalarından HK Kundura (eski adıyla Yeşil Kundura), 2018’de yaşadığı mali kriz sonrası bu yıl tekrar konkordato başvurusunda bulundu. Yeşil Kundura, 2023 Aralık ayında konkordato sürecini tamamlamış ve mali yapısını düzelttiğini duyurmuştu. Ancak bu toparlanma kısa sürdü. Şirket, yeni unvanıyla sürdürdüğü faaliyet döneminde bir kez daha ekonomik zorluklarla karşı karşıya kaldı. Mahkeme, şirket için iflas koruma kararı verdi.
Bir diğer örnek ise, dünyaca ünlü markalarla çalışan 3F Tekstil’in iflası. İstanbul ve Barcelona’da şubeleri bulunan şirket, 2024 yılında konkordato başvurmuş ve bir yıllık iflas koruma sürecine girmişti. Ancak bu süreç, şirketin iflasını engelleyemedi.
Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu’ arasında yer alan Şık Makas’a ait Tokat’taki CRS Kot firmasında da çalışan maaşları ödenemediği için üretim durdu.
Üretimin yurtdışına kayması: Yeni pazar ve verimlilik stratejileri
Türkiye’nin güçlü tekstil üretimi, son yıllarda yurtdışına kayma eğilimi gösteriyor. Özellikle Mısır, düşük maliyetli iş gücü ve vergi avantajlarıyla Türk firmalarının gözdesi hâline geldi. 2025 verilerine göre, Türkiye’den Mısır’a yönelen tekstil yatırımları 10 milyon doları aştı ve bazı dev firmalar fabrikalarını Mısır’a taşıdı. Türkiye’deki bazı tekstil firmalarının üretimlerini Mısır’a kaydırması, maliyet optimizasyonu ve uluslararası rekabet avantajı sağlama amacını taşıyor.
Bu gelişme, Türkiye’deki firmalar için uluslararası üretim ve tedarik zinciri yönetimi deneyimi kazanma fırsatı sunuyor. Ayrıca, Mısır gibi yeni üretim merkezleri, hem ihracat kapasitesini artırma hem de operasyonel esneklik sağlama imkânı veriyor.
Sektörde bazı üretim duruşları da gözleniyor ancak bu durum firmaların operasyonel verimliliklerini gözden geçirme ve kaynaklarını optimize etme fırsatı olarak da değerlendirilebilir.
BMD’nin 2025 Eylül verilerine göre, markaların cirolarının %56’sında düşüş görülmesi, kısa vadede dikkat çeken bir veri Ancak, bu düşüşler firmalara pazar ve tüketici davranışlarını analiz etme, fiyatlama stratejilerini gözden geçirme ve yeni ürün/hizmet fırsatlarını test etme imkânı sunabilir. Sektör profesyonelleri için kritik olan, bu verileri stratejik bir perspektifle değerlendirmek ve doğru adımları atmak.
Kiğılı Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Kiğılı, sektörün içinde bulunduğu durumu şu sözlerle özetliyor: “Önümüzdeki 6 ay, ciddi bir felaketin habercisi olabilir. Kriz kapıda ve hazırlıklı olmamız gerekiyor”
Ekonomistler, bu tabloya enflasyon, döviz kuru dalgalanmaları ve tüketici harcamalarındaki azalma faktörlerinin de eklenmesiyle, Türkiye ekonomisinin daha hassas bir döneme girdiğine dikkat çekiyor. Sektörde yaşanan konkordato başvuruları ve üretimin yurtdışına kayması, makroekonomik göstergelerdeki kırılganlığı artırıyor.
Riskten fırsata, stratejik adımlar öne çıkıyor
Konkordato başvuruları, üretim stratejileri ve ciro verileri, Türkiye’nin tekstil ve perakende sektörünü yeni bir döneme taşıyor. Sektör profesyonelleri için kritik olan, bu verileri stratejik bir perspektifle değerlendirmek ve doğru adımları atmak.
Finansal yeniden yapılanma süreçleri, firmalara uzun vadeli sürdürülebilirlik sağlama imkânı sunuyor. Yurtdışındaki üretim ve yatırım fırsatları, operasyonel verimlilik ve global pazarlara erişim sağlıyor. Ciro ve satış verilerindeki değişim, yeni ürün, hizmet ve pazarlama stratejilerini test etme şansı veriyor. Türkiye’nin tekstil ve perakende sektörü için olumsuz görünen bu gelişmeler, doğru planlama ve stratejik yaklaşım ile fırsata dönüştürülebilir.
