18 yıllık deneyimiyle geleneksel lezzetleri modern dokunuşlarla harmanlayan Sayrem, müşteriyle kurduğu samimi bağ ve güçlü franchise modeliyle büyümesini sürdürüyor. 2026’da hem Türkiye’de hem de yurt dışında yeni açılışlara hazırlanan marka, Türk misafirperverliğini dünya çapında temsil etmeyi hedefliyor.
Sayrem olarak rekabetin yoğun olduğu bu sektörde, müşteri sadakatini sağlamak için hangi stratejileri kullanıyorsunuz? Başarı sırlarınız nelerdir?
Bizim en temel felsefemiz, yenilikçi yemeklerle geleneksel davranış biçimlerini birleştirmek. Sayrem’de sadece lezzet sunmuyoruz; aynı zamanda kültürümüzü, örf ve adetlerimizi yaşatıyoruz. Müşterilerimize bir restoran deneyimi değil, ev sıcaklığında bir misafirperverlik sunuyoruz. Gelen herkesin kendini yabancı bir yerde değil, kendi evinde hissetmesini istiyoruz. Bunu da hem servis yaklaşımımızla hem de yemeklerimizdeki dokunuşlarla başarıyoruz.
Her yeni tabakta bir sürpriz, her sunumda bir kalite anlayışı var. Biz, yıllardır bu sektörün içinde olmanın verdiği birikimle sürekli yenilik arayışındayız. Bu da bizi sadece lezzet anlamında değil, hizmet anlayışında da farklı kılıyor. Müşterimizle aramızdaki sadakat bağının temelinde karşılıklı güven, samimiyet ve memnuniyet var. Kısacası bizim başarımızın sırrı; samimiyeti, kaliteyle buluşturmak.

Franchise modelinizin yatırımcılar tarafından ilgiyle karşılandığı biliniyor. Bu modelin en güçlü yönleri ve girişimcilere sunduğu avantajlar hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Sayrem’in franchise modelinin en güçlü yönü istikrarıdır. Biz bu sektörde 3 ya da 5 yıldır değil, çok daha uzun zamandır 18 senedir varız. Dolayısıyla hem piyasayı hem müşteriyi hem de yatırımcıyı çok iyi tanıyoruz. Hangi bölgede hangi ürün daha çok talep görür, yatırımcı hangi maliyet yapısıyla daha rahat eder, müşteri beklentileri nasıl yönetilir — bunların hepsini yaşayarak öğrendik.
Bu bilgi birikimi sayesinde yatırımcılarımızın güvenini kazanıyoruz. Onlara sadece bir marka değil, aynı zamanda bir yol arkadaşlığı sunuyoruz. Operasyonel destekten pazarlama stratejisine kadar her alanda yanlarındayız. Bizim için önemli olan sadece şube sayısını artırmak değil, her yatırımcının sürdürülebilir bir başarıya ulaşmasını sağlamak. Bugün Sayrem’in franchise modeli tercih ediliyorsa, bunun sebebi kazançtan çok daha fazlasını, yani istikrarı ve güveni temsil etmemizdir.

Önümüzdeki dönemde AVM’lerde yeni açılışlar veya özel iş birlikleri planlıyor musunuz? Bu alandaki büyüme stratejinizden bahseder misiniz?
Evet, bu konuda oldukça dinamik bir dönemden geçiyoruz. Hem franchise tarafında hem de marka bilinirliğini artıracak reklam yatırımlarında ciddi bir atılım planlıyoruz. Hedefimiz, Sayrem’i daha fazla insana ulaştırmak ve markamızı herkesin aklında yer edecek şekilde konumlandırmak.
AVM’lerde yeni açılışlarımız olacak, ancak bunun yanında yerel iş birliklerine de önem veriyoruz. Çünkü biz sadece büyümek için değil, dokunduğumuz her bölgede kalıcı bir değer oluşturmak için hareket ediyoruz.
2026 yılıyla birlikte Sayrem’in logosunu daha fazla noktada göreceksiniz; hem fiziksel olarak yeni restoranlarda hem de dijital dünyada güçlü bir görünürlükle.
2025 yılı markanız için nasıl geçti? 2026 yılı için yurt içi ve yurt dışı hedefleriniz neler? Bu hedeflere ulaşmak için hangi stratejileri uygulayacaksınız?
2025 yılı bizim için istikrar ve hazırlık yılıydı. Türkiye genelinde önemli büyüme adımları attık, operasyonel süreçlerimizi daha güçlü hale getirdik. Artık hedefimiz sadece belli başlı büyük şehirlerde değil, Anadolu’nun her köşesinde Sayrem lezzetini yaşatmak.
Yurt içinde bu genişlemeyi sürdürürken aynı zamanda yurt dışına da odaklanacağız. Özellikle yakın coğrafyalarda, Türk mutfağını özleyen ve bizim damak zevkimizi tanımak isteyen çok geniş bir kitle var. Biz hem yurt içinde hem de yurt dışında eş zamanlı bir atılım planlıyoruz.
Bu sayede hem yatırımcılarımıza güven vermeyi hem de yerli ve milli bir marka olarak ülkemizin lezzetini dünyaya tanıtmayı amaçlıyoruz. Biz Sayrem olarak sadece bir restoran zinciri değil, aynı zamanda Türk misafirperverliğini, emeğini ve samimiyetini temsil eden bir markayız.
2026 yılı, bu değerleri daha geniş bir coğrafyaya taşımak için önemli bir dönüm noktası olacak.
