Ulustrans Genel Müdürü Olgun Hacıalioğlu ile Temmuz sayımızda lojistik sektöründe e-ticaretin rolünü, uzun vadedeki değişim öngörülerini ve sektörlerin birbirlerine kattığı avantajları konuştuk.
E-ticarette dönüşüm yolculuğu nasıl ilerlemekte, lojistik sektörüne e-ticaret gibi büyük bir mecrada doğru ilerlemek adına önerilerde bulunur musunuz?
Türkiye, internetle resmi olarak 12 Nisan 1993’te tanıştı. 1998 yılında ise e-ticaret platformları ile hayatımıza bugün yaklaşık 25-30 yıllık bir serüven ile o yıllardaki yola çıkışı ile bugün geldiği noktada, dünyada ve ülkemizde global devrim niteliğinde bir dünya ile iç içeyiz. Tabii asıl amacına uygun olan, nihai tüketicinin gündelik hayatına pratik ve hızlı ulaşılabilirlik algısı da yarattığı aşikar. Tabii bu madalyonun ön yüzü. Aslında e-ticaret, bizim faaliyet alanlarımızın ana başlığı olan “Tedarik Zinciri” halkalarından birisidir. Dolayısıyla lojistik alanının büyük bir bölümü B2C alanında gelişim gösterdi. Bu yolculuğun kaçınılmaz aktörlerinden birisi de bizim faaliyet alanımızda gösterdiğimiz yatırımsal altyapılar, bu alandaki personel eğitimlerimiz, EPR modülleri ile entegrasyon geliştirmeleri, hizmet verdiğimiz platformlarla uyum sağlanması ve daha çokça sayabileceğimiz özverili aksiyonlar ile e-ticaret artık maksimum verimlilik, küresel çevrecilik özellikle tüketim maliyetlerimizden olan kağıt, elektrik vs. gibi kullanılır mamüllerin de tasarrufa gittiği bir sanal dünya geline doğru ilerlemekte. Bunlara ek olarak robotik sistemlerin ürüne daha az temas edilen yapıların kurulması ve efektif hız limitlerinin zorlandığı bir dünya ile de yakında karşı karşıyayız diye düşünüyoruz. E-ticaret süreçleri esasen büyük bir zincir halkanın kolyesi diye düşünürsek, tek başına bir ifadesinin de olmadığını söylemek pek de yanlış olmaz. Çünkü üreticinin, nihai tüketiciye kadar olan bütün süreçlerini de göz ardı edemeyiz. Örneğin X ürünü üreten bir üretici, kendi emeğini tüketiciyle buluşturması için menşei ne olursa olsun bir transport, buna bağlı gümrük süreçleri, depolama hizmetleri, katma değerli süreçler ve bunların takip edileceği bir ERP’ye her daim ihtiyaç duymak zorunda. Aksi halde ürettiği ürün ne olursa olsun bu hizmetler olmadan bizler o ürünü belki de hiç göremeyiz. Dolayısıyla öncelikle bütün ürün veya hizmet satan firmalara ilk tavsiyemiz; doğru altyapısı ve global gücü olan, daha önce bu alanlarda faaliyet göstermiş bizim gibi firmalarla iş birliği yapmalarını öneririz. Bizlerin de hizmet sağlayacağı iş ortaklarımızın seslerini doğru dinleyip, onların eforlarını kendi satış kanallarına yönlendirip, onları çözümler ile beslemek ve hedeflerinde lojistik ile e-ticaret alanlarında arkalarında büyük bir güç hissettirmemiz gerek.
Lojistikte ekonominin değişmesiyle birlikte neler değişti ve uzun vadede bu değişim ne yönde evrilecek?
Takdir edersiniz ki ekonominin değişiklik gösterdiği her alanda yenilikler ve cost saving modelleri gün yüzüne çıktı. Tabii bizler her zaman çözüm odaklı bakmak durumunda olduğumuz için değişkenlikler ile kendimizi bu yapılara uyarlayarak iş ortaklarımıza hizmet kalitesini hep öncü halde tuttuk. Zannediyorum değişim tüketiciye kadar hissedilmesi sebebiyle tercihler ve sıralaması değişti diyebiliriz. Uzun vadede ise lojistik sektörünün öncülüğünde artık fiziki market/mağazaların olmadığı bir dünya ile pek yakında karşılaşacağız diye düşünüyorum. Hatta bu yansıma dünya genelinde hissedilmesi muhtemeldir ki üretici – satıcı ve alıcı arasındaki en büyük köprü, lojistik ile harmanlanıp uygun maliyet, micro operasyon ve envanter yönetimi ile daha verimli bir ekonomik yapı ve rol modeller gelişeceğini düşünüyoruz.
Lojistiğin ve e-ticaretin birbirlerine kattığı değerleri okuyucularımıza anlatır mısınız?
Ülkemizde e-ticaret sektörü TÜSİAD’ın hazırladığı “Türkiye e-ticaret 2017 Pazar Büyüklüğü Raporu” ile e-ticaret hacminin 2016 ve 2017 yılları arasında yüzde 37 oranında büyüdüğü ve 42.7 milyar TL’nin üzerine çıktığı, 2019 yılında 139 Milyar TL, 2020 yılında 226,2 Milyar TL, 2021 yılında 381,5 Milyar TL ve 2022 yılında 800,7 Milyar TL olduğunu gördük ve yaşadık. Tabii bu istatistik verilerinin bizim sektörümüz ile de direkt olarak bağı olması sebebiyle lojistik sektörünün tamamı da bu endekse yakın bir şekilde gelişti diyebiliriz. Tabii ki bu veriler aslında bizlere şunu gösteriyor ki, e-ticaret ve lojistik iç içe olması zorunlu bir yapı ve bu yapı taşının ana oyuncusu ise lojistik sektörü. Pek çok iş ortağımızın da yaptığı gibi mağazacılık sektöründen e-ticarete geçiş yapan, ürünlerini bütün şehirlere ve hatta yerel bölgelere kadar ulaşmasını sağlayan, belirli bölgelerde HUB istasyonları ile depolama ve mikro dağıtım ile tüketiciye ulaşan ve hatta tüketicinin iade ve bir sebeple memnun kalmadığı ürünlerin geri gönderimi gibi konularda lojistik tam da bu eylemlerin cevaplarını yanıtlayan kısımda. Her şeyden öte dünyada network ağının bu hızla yayılmasında, e-ticaretin bu denli pazar içerisinde büyük bir yer tutmasında şüphesiz lojistik ve lojistiğe gönül veren meslektaşlarımın katkısı yadsınmaz.
