Yazımızı kaleme aldığımda ikinci tur seçimlerin hemen öncesiydi. Finansal göstergelerde uzun dönemdir yaşadığımız döviz krizinin sonucu olarak bankalar cephesi ile piyasa cephesindeki rakamlar arasında dolarda 1,5 lira civarında fark var. Bankalardan döviz işlemi yapabilmek çok güçleşti. Kur garantili mevduat her şeye rağmen cazip tutularak süreç yönetilmeye çalışılıyor. Bankaların TL, döviz pozisyonlarına regülatör tarafından yapılan günlük düzenlemeler cezai işleme girmemek için bankalar arasındaki finansman değerlendirmelerini de farklılaştırıyor. Aylık mevduatlarda %40’lara doğru yükselirken, döviz mevduatlarında üç aylık süreye net %6-7 arasında peşin faiz veren uygulamalar arttı. İş yönetiminde yöneticinin karar verme süreci uzadı, yatırımlar ertelendi. Buna benzer pek çok günlük uygulamalardan bahsedebiliriz. Belirsizliğin ve buna bağlı ekonomi politik endişelerin gittikçe artması makulden uzaklaşılmasına neden oluyor. Makul olandan uzaklaştıkça risk artıyor, risk arttıkça fiyatlar artıyor ve hepimiz bile bile ekonomi yokuşundan aşağı doğru hızla kayıyoruz. Bunun böyle devam edemeyeceğini bile bile farklı senaryolarla günü kurtarmaya çalıştık bugüne kadar. Ancak seçim sonuçları ile birlikte bu hızlı yuvarlanışın getirdiği belirsizlik yerini net belirsizliğe terk edecek. Gerçeklerle yüzleşeceğiz. Peki ne olacak?
Devalüasyon, Enflasyon, Cari, Açık Vadesi gelen borç ödemeleri, Yeni vergiler, Seçim vaatlerinin bir kısmının yapılmaması, Döviz sorunu için acı tedbirler, Kapanacak iş yerleri, İşsizlik
Ülkemizin içinde bulunduğu bu zorlu dönemde dünya ekonomisinde de sorunların devam etmesi, yeni ekonomi-politik düzeninin ulus devletlerde yarattığı ve yaratacağı sorunların 2030’lara kadar devam edeceği varsayımı işimizi daha da güçleştirecektir.
Örneğin; bugün finansal göstergelerin nerdeyse tamamının kırmızıya dönmesi ABD’nin borç tavanı ile ilgili sorununu demokrasi içinde henüz kendi meclislerinden geçirememesi, Avrupa’nın lideri Almanya iç güvenin düşerek resesyon sinyali vermesi, ekonomi için en önemli göstergelerden biri olan bakır fiyatlarının 6 aydan sonra en düşük seviyelere gerilemesi dünya ekonomisi için olumsuz sinyaller veriyor. Perakende piyasalarda fiyat artışlarının süreceğini tahmin etmek zor değil. Tüketim ekonomisinde gıda perakendecilerinin enfl asyon devalüasyon sarmalının maliyetlerinin fiyatlara yedirebildiğini, kâr marjları bir miktar azalsa dahi zorunlu tüketim mallarında talebin nispeten düşmeyeceğini, ancak hazır giyim tekstil başta olmak üzere seçim sonrası indirimlerle piyasaların ayakta durmaya çalışacağını, devalüasyon sonrası artan kur avantajından AVM’ler başta perakende sektörünün ve turizmin yabancı talepleri ile canlı kalabileceğini söyleyebiliriz. Bu bağlamda borsada gıda perakendecileri ve üreticileri ile turizme bağlı şirketlerin finansal göstergeleri pozitif görünerek orta vadede değer kazanacaklardır. Yeni dünya düzeninde gelişmiş ekonomilerin politika üreten devletleri henüz mutabakat yapamamış olmaları, ekonomi politik huzursuzlukların ve getireceği yeni gündemlerin kaçınılmaz olduğunu göstermektedir. Dünya Sağlık Örgütü’nün bu hafta Cenevre toplantılarında aldığı kararlar 2023’ün ikinci yarısından itibaren yeni gündemler getirecektir. Endişem, dünyamız ve ülkemiz gündeminin getirebileceği siyasi çatışmalara çözüm arayışlarının ülkeler arasındaki dengesizlikleri artırması ve dünya gelirindeki paylaşım savaşlarının uzun sürelere yayılmasıdır.
DR. Z. ULVİ SÜVARİOĞLU
Dati Yatırım Holding
Genel Müdürü/Yönetim Danışmanı