Kurumlarında toplumsal cinsiyet eşitliği odaklı projeler yürüten, gelecek yıllar için kadın istihdamını artırmayı hedefl eyen şirketlerin tutumunu doğru ve gerekli bulduğunu ifade eden YANINDAYIZ Derneği Kurucu Yönetim Kurulu Başkanı Nur Ger, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü Özel Sayımızda toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak üzere dernek olarak yürüttükleri projeleri okurlarımız için anlattı.
YANINDAYIZ Derneği olarak kadınların yetenek dönüşümünü sağlamak ve iş hayatındaki etkinliğini artırmak adına ne tür projeler geliştiriyorsunuz?
YANINDAYIZ Derneği’ni anlatarak başlamak isterim. YANINDAYIZ, 2018 yılında 40 kanaat önderi, iş insanı erkeğin bir araya gelmesiyle kurulan, erkeklerin aktif katılımıyla toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamayı amaçlayan bir dernek. Dünyada son 20-30 yıldır bu yönde yapılan savunuculuğun Türkiye’deki ilk ve tek temsilcisi. Kuruluşundan itibaren kendimize belirlediğimiz altı hedefimiz var, bunlardan bir tanesi “İş hayatına daha çok kadının katılması.” Verdiğimiz eğitimler ve yaptığımız çalışmalarda ana hedefimiz bu madde olmasa da kadınların iş hayatına katılımını dolaylı yoldan ve olumlu şekilde etkiliyoruz. Örneğin “Söylemini Değiştir” eğitimimiz ile dildeki cinsiyetçi kalıpların farkına varmak, katılımcıların zihninde bir dönüşüm yaratıyor. Dönüşüm, önce bu eğitimin verildiği şirketlerde çalışan erkeklerde başlıyor. Ya da “Berber Dükkânı Sohbetleri” isimli eğitim programımızla, berber dükkân dekorunun önünde bir araya gelen dernek üyelerimiz toplumsal cinsiyet eşitsizliği üzerine sohbet ediyor. Diğer yandan konsolosluk destekleriyle hayata geçirdiğimiz “Şiddetin Görünmeyen Yüzü”, “Yerelde Eşitiz!” ya da “İşyerimde Tacize ve Şiddete Yer Yok!” gibi projelerimizle yerel yönetimlere, mavi yakalı çalışanlara ve üniversite öğrencilerine ulaşabiliyoruz. Her sene, yılda bir defa yaptığımız #kadınerkekeşittirnokta Konferansımızda ise toplumsal cinsiyet eşitliğine dair çalışan akademisyen, araştırmacı, yazar, gazeteci ya da sanatçıları ağırlıyor; o yılın teması çerçevesinde belirlediğimiz konuları konuşuyoruz. Her bir çalışmamızı kökteki soruna temas etmesi ve dönüşümü devam ettirmesi açısından çok değerli buluyoruz.
Fırsatları kullanmada, kaynakların ayrılmasında ve hizmetlere ulaşma konusunda bireyin cinsiyeti nedeniyle ayrımcılığa maruz kalmaması ve kadınların hem sosyal hem de ekonomik konumlarının iyileştirilmesi için neler yapılmalı?
Kadın hareketi iki yüzyılı aşan bir süredir çok değerli kazanımlar elde ediyor ancak hâlâ toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve sözünü ettiğiniz ayrımcılığın ortadan kalkması için yapılması gerekenler var. Bunlardan bir tanesi de erkeklerin ataerkil düzenin üzerlerinde kurduğu baskıyı ve onlara atadığı rolleri fark ederek kadınların sosyal ve ekonomik konumlarının iyileştirilmesine aktif katılım sağlaması. Çünkü toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanana kadar, kanun yapmadan ülkelerdeki ve kurumlardaki yönetime kadar birçok alanda söz sahibi olan erkeklerin, kadınlara sağlayacağı kolaylık, pozitif ayrımcılıktan öte bir gereklilik teşkil ediyor. Bu amaçla kurumlarında toplumsal cinsiyet eşitliği odaklı projeler, çalışmalar ve eğitimler yürüten; gelecek yıllar için kadın istihdamını artırmayı hedefleyen şirketlerin tutumunu doğru ve gerekli buluyorum.
Eşitsizliğin azaltılması için hep birlikte mücadele etmemiz şart. Üst yönetimlerde çalışan kadın sayısı oranı nedir, sizce yeterli mi? Bu oranın artırılması adına işverenlere nasıl bir sorumluluk düşüyor?
Sektörden sektöre değişen bir ortalamayla karşı karşıyayız. Üst yönetimlerde çalışan kadın sayısını artırmaya yönelik yapılan çalışmalar günümüzde artmış durumda ama bence hâlâ yetersiz. Bu noktadan hareketle, işverenlerin, özellikle de erkek işveren ya da üst düzey yöneticilerin, yaptıklarını paylaşabilecekleri YANINDAYIZ gibi derneklere üye olmasını çok değerli buluyorum. Üyelerimizin bu anlamda çok değerli çalışmaları var, biz de onları destekliyoruz. Birçoğunun kadın istihdamını artırmaya ve kurum içinde toplumsal cinsiyet eşitliğini geliştirmeye yönelik çalışmalar yaptıklarını görebilirsiniz. İşverenlere düşen sorumluluk, temelinde kendilerine ve çalışanlarına farkındalık kazandırmak, sonrasında ise “Peki, başka neler yapabilirim?” diye sorarak ilerlemeleri.