Biliyorsunuz Türkiye’de coğrafi ve demografi k yapı son derece farklılıklar gösteriyor. Bu farklılıklara uygun, lokasyonu uygun alışveriş merkezleri; bölgenin kültürüne, orada yaşayan insanların alışkanlıklarına göre hareket etmelidirler. Akdeniz Bölgesi ile ilgili özel bir durumdan bahsetmek istiyorum. Eğer burada bir AVM açılmak istenirse ya da bir AVM varsa ve bunu iyi yönetebilmek gerekiyorsa, turizm konusuna son derece hakim olmak gerekiyor. Öncelikle, AVM turizm bölgelerine çok yakın olmalı. Fakat turizm bölgelerine çok yakın olan bazı AVM’ler, Akdeniz Bölgesi’nde tamamen markalı ürünler yerine no-name ürünlere yer vermekte. Bu da turistin konsantrasyonunu bozmaktadır. O yüzden markalı ürünlerin satıldığı, etiketine güvendiği yerleri tercih etmeye doğru bir strateji geliştirmeliler. Tabii burada turistin AVM’ye ne şekilde geleceği, ayak sayısının yüksek olması, içindeki marka yapısı da doğru orantılı. Özellikle de son dönemde Koton, LC Waikiki, U.S. Polo, H&M ve DeFacto gibi bazı markalar turistlerin ilgi odağı haline geldi. Marketlerde de Migros son derece güvenilir bir izlenim sergilemeye başladı. Rakiplerini geride bırakıyorlar çünkü hem fi yat etiketlerine güveniyorlar hem de ürünlerinin kalitesine son derece bağımlılar. İran ve Rusya’dan gelen turistler özellikle de bu markalara son derece ilgi duyuyorlar. Eğer bünyenizde bu markalar varsa zaten 1-0 öndesiniz demektir. Tabii turizm deyince akla ilk gelen argümanlardan bir tanesi de otellerdir. Turistler, otelde sadece tatil yapmıyor. Acentalar ya da oteller, turistleri alışverişe gitmeleri konusunda teşvik ediyorlar. Akdeniz’de alışverişin 3 çeşidi var; birincisi deri, ikincisi kuyum, üçüncüsü de tekstil. Acentalar turistler için alışveriş turları düzenliyor ve turistleri yönlendiriyor. Dolayısıyla AVM yönetimi olarak otel ve acentalarla, turistleri kendi AVM’lerine yönlendirmeleri hususunda destek sağlamaları açısından iyi ilişkiler kurmak önemli. Turistler tamamen deniz, kum, güneş için gelmiyor; alışveriş için geldiğinde acenta üzerinden de gitmeyebiliyor. Otel personelinden hangi AVM’ye gidebileceği konusunda tavsiyeler isteyebiliyor. Kısacası otel ve acenta ilişkileriniz çok sağlam olmalı. Bunların yanında otellerin içinde bulunan rent a car alanları var. AVM yönetimleri bu alanda da ilişkilerini sağlam tutarak kiralanan araçlar içerisine AVM’nin broşürlerini, haritalarını koyabilir. Yine taksi müşterilerine de broşür veya harita çalışması çok talep görüyor. Turistlerin ilgisini çektiğinde tercihini o AVM’den yana kullanıyor. Bunların yanında sosyal medya demeden geçemeyeceğim. Turistler özellikle turizm bölgelerinde yine aynı şekilde sosyal medya ve arama motorlarını kullanıyor. Bu alanlarda da reklam çalışmaları yapılmalı. Biz hep yabancı turistlerden bahsediyoruz, biraz da yerli turistten bahsedelim. Hepimizin bildiği gibi büyükşehirlerden özellikle Akdeniz Bölgesi’ne yazın okullar kapandığında yerli turist akın ediyor. Tabii akla ilk şu geliyor; yerli turist büyük şehirde bir sürü büyük AVM geziyor, burada neden bir daha AVM’ye gelsin? Bence tam tersi, geliyor. Çünkü AVM kültürü oluşmuş insanlar muhakkak suretle burada bazı ihtiyaçlarını karşılamak için yine AVM’lerin kapısını aşındırıyor. Bu da yerli turist adına oldukça büyük bir müşteri kitlesi oluşturuyor. Ulusal radyolara zaman zaman reklamlar veren AVM’ler şanslı oluyor. Turizm AVM’si sonuç olarak yukarıda bahsetmiş olduğum konulara eğer önem gösterirse turistleri çeker. Bu da ciroları arttırır, dolaylı olarak AVM’nin gelirini de arttırmış olur. Aynı zamanda da bilinirlik bir sonraki seneye taşınır.