Pandemi ile birlikte hızlı bir şekilde değişen dünya düzeninin gelecekte nasıl olacağı herkes için bir merak konusu olmuştur. Bu yeni düzeni anlamak ve ona ayak uydurmak adına dijital dünyanın daha çok içine girerek metaverse yani sanal evrende bir yaşama hazırlandığımız açıktır.
Bu yenidünya düzenine geçiş Covid-19 süresince daha da hızlanmıştır. Pandemi boyunca evden çalışma süreleri artmış, bu da neredeyse birçoğumuzun hayatımıza yeni giren Zoom vb. gibi yeni yazılımları bize tanıtmıştır. Bu tür uygulamaların kullanıldığı toplantılar bir süre sonra 3 boyutlu toplantılar olacak şekilde hayatlarımızda yerini alarak, akıllı cihazlar sayesinde toplantıların yapıldığı cihazların taşınabilir hacimsel boyutlara ulaşması öngörülmektedir. Şu an yaşanılan bu geçiş dönemi yani Hibrid dönemi, hibrid bakışı ile başlayan bu süreçte gelecek yaşamlara yön verecektir. Bugünün içinde gelecek için çalışıyor olmak, hibrid geçiş için oldukça önemlidir.
10 yıl öncesine kadar hepimizin sadece hayal ettiği ve ütopik bir düşünce olan görüntülü iletişim, bugün dünya nüfusunun neredeyse tamamının elinde olan cep telefonlarında oldukça kolay bir şekilde kullanılmaktadır. Gelişen teknoloji ile biyometrik tarayıcılar dahi taşınabilir hale gelmiştir. Bu da tüketicilerin kişileştirilmiş bir yaşam ve alışveriş sistemine entegrasyonunu hızlandırmıştır.
Teknolojinin hızlı evrimi ile yaşamlarımızın görünebilir bir hale geldiği bu yeni süreçte, satın alma tercih ve yöntemlerimiz de yeniden şekillenmiştir. İnternete bağlı olarak yaptığımız her şey izlenip takip edilerek, attığımız her adım sitelerin veri tabanlarına birileri tarafından yüklenmektedir. Bıraktığımız tüm bu ayak izleri de satın almak istediğimiz ürünler hakkında bilgi vermektedir. Girdiğimiz yeni sitelerde de, satın almak istediğimiz bu ürün ya da hizmetler, seçenekleriyle yönlendirilmiş reklamlar olarak karşımıza çıkmakta ve tercihlerimizi etkilemektedir. Dijital profilimiz alışverişlerimizi, tatilimizi hatta yatırım araçlarımızı seçmemizde dahi bizleri yaşamımızın her anında yönlendirmektedir.
Alışveriş merkezleri ve perakendeciler, global dünya örneklerinde de görmeye başladığımız gibi, dijital dünyayı kendi amaçları doğrultusunda kullanmaya başladılar. Mağazaya giren müşterileri tanıyan ve biyoritmik tarayıcılarla müşteri taleplerini anlayan araçların kullanımı buna örnek olarak verilebilir.
Yenidünyada, yeni düzene ayak uydurmak için tasarımcı gibi düşünmeli, takım oyuncusu olmalı ve teknolojinin nimetlerinden her anlamda akılcıl bir şekilde faydalanarak yeteneklerimizi bu yönde geliştirmeliyiz. Yeni bir vizyon oluştururken yenidünya müşterisinin taleplerini göz önünde bulundurmalıyız. Dijitalleşen yeniçağın hakkını vermek için hepimiz, yeteneklerimizi geliştirdiğimiz, yaratıcılığımızın ön planda olduğu ve teknolojiyle uyum sağladığımız sahalarda kendimizi var etmeliyiz.